Hiperaktivite Bozukluğu ve Kültürel Çeşitlilik: Antropolojik Bir Bakış Dünya, farklı ritüelleri, sembolleri, topluluk yapıları ve kimlikleri barındıran bir mozaik gibi. Her kültür, bireyleri tanıma ve onlarla etkileşim kurma biçiminde eşsizdir. Bir antropolog olarak bu çeşitliliği gözlemlerken, insanlar arasındaki benzerliklerin ve farklılıkların derinlemesine anlaşılmasını sağlamak, insana dair evrensel ve kültürel anlayışları genişletir. Bu yazıda, hiperaktivite bozukluğunun farklı toplumlarda nasıl algılandığına ve tedavi yöntemlerine dair antropolojik bir perspektif sunmayı amaçlıyoruz. Hiperaktivite Bozukluğu ve Kültürel Anlamlar Hiperaktivite bozukluğu, günümüzde genellikle çocukluk dönemi ile ilişkilendirilen ve dikkat eksikliğiyle birlikte görülen bir psikolojik durumdur. Ancak, bu durumun farklı toplumlar ve kültürler tarafından nasıl algılandığı ve…
Yorum BırakKumaş ve Hikaye Yazılar
Hindistan Cevizi Yağı Yüze Sürülür Mü? Edebiyatın Işığında Bir Keşif Kelimeler, tıpkı bir fırçanın tuvali boyarken taşıdığı anlam gibi, insanın iç dünyasını şekillendirir. Bir kelime, bir bakış açısını, bir duyguyu, bir kimliği açığa çıkarabilir. Edebiyat, bu açılımları derinleştirerek insan ruhunun en ince noktalarına dokunur. Her satırda, her karakterde, her anlatıda bir dönüşüm yaşanır. Tıpkı bu dönüşümün, bir kişinin ruhundaki değişimleri aydınlatan bir ışık gibi, Hindistan cevizi yağının da cilt üzerindeki etkilerini keşfederken, edebiyatın gücünden ilham alabiliriz. Birçok kültürde şifalı bir madde olarak kabul edilen Hindistan cevizi yağı, tıpkı bir karakterin içsel yolculuğundaki dönüşüm gibi, cilt üzerinde farklı etkiler yaratabilir. Peki,…
Yorum BırakHilal: Psikolojik Bir Mercekten İnsan Davranışlarını Anlamak Bir psikolog olarak, insanların iç dünyalarını anlamaya çalışırken bazen sembollerin gücüne de tanık oluyorum. En basit şekliyle, semboller çevremizdeki dünya ile nasıl ilişkili olduğumuzu gösteren işaretlerdir. Ancak bazen bir sembolün, insan psikolojisini ve davranışlarını derinden etkileyen katmanları olabilir. Peki, hilal gibi bir sembolün arkasında yatan anlam nedir? İnsanlar, tarih boyunca hilali nasıl algılamışlar ve bu sembol, psikolojik dünyamızda nasıl bir yankı uyandırmaktadır? Hilal: Bir Evrensel Sembolün Kökeni Hilalin kökeni, tarihsel ve kültürel bağlamda derin izler taşır. Başlangıçta, hilal, ayın evrelerinden biri olarak doğrudan astronomik bir fenomeni temsil ediyordu. Ancak, zamanla, hilal sembolü bir…
Yorum BırakAğrı Dağı’na Kar Yağıyor mu? Küresel ve Yerel Gözlerle Beyaz Bir Gerçekliğin İzinde Kış yaklaştıkça içimde hep aynı merak uyanır: “Acaba Ağrı Dağı’na kar yağdı mı?” Belki de bu sadece basit bir hava durumu sorusu gibi görünür ama aslında çok daha fazlasıdır. Çünkü bu soru, doğayla ilişkimize, kültürlerin bakış açılarına ve geleceğe dair umutlarımıza açılan bir penceredir. Bugün seni, bu büyüleyici soruya hem küresel hem de yerel perspektiflerden bakmaya davet ediyorum. Hadi birlikte düşünelim, konuşalım ve belki de bu sohbete kendi deneyimlerini de ekleyelim. — Ağrı Dağı: Yalnızca Bir Dağ Değil, Bir Sembol 5137 metre yüksekliğiyle Türkiye’nin en yüksek noktası…
4 YorumBirinden Hoşlanmak Normal Mi? Ekonomi Perspektifinden Bir Analiz Bir Ekonomistin Girişi: Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Sonuçları Ekonomistler, kararları ve davranışları genellikle sınırlı kaynaklar, alternatif seçimler ve bu seçimlerin sonuçları etrafında analiz ederler. İnsanın karar verme süreçleri, yalnızca maddi çıkarlar ve ekonomik faktörlerle değil, aynı zamanda duygusal ihtiyaçlarla da şekillenir. Birinden hoşlanmak, evrimsel ve toplumsal açıdan normal bir duygu olsa da, ekonominin bakış açısıyla ele alındığında, bunun arkasında oldukça derin bir kaynak yönetimi ve seçimler bütünü yatmaktadır. Aşk ve romantik ilişkiler, toplumsal refahı etkileyen faktörler arasında yer almakta ve bireylerin ekonomik yaşamları üzerinde uzun vadeli sonuçlar doğurabilmektedir. Bir ekonomist, bireylerin duygusal…
8 YorumBacasız Aspiratör Kokuyu Çeker Mi? Eğitici Bir Bakış Açısıyla Eğitim, insan yaşamını dönüştüren bir süreçtir. Bu süreç, yalnızca okullarda veya sınıflarda değil, günlük yaşamda da sürekli olarak devam eder. Hangi konuda olursa olsun, her yeni bilgi bir bireyi hem kişisel hem de toplumsal anlamda dönüştürür. Ancak, bazen çok basit görünen bir soru bile, bizleri daha derin düşünmeye ve anlamaya sevk edebilir. Örneğin, “Bacasız aspiratör kokuyu çeker mi?” gibi bir soru, aslında hava akışı, teknolojik tasarımlar ve çevresel etkileşimler gibi pek çok farklı faktörü sorgulamamıza yol açabilir. Bu yazıda, bacasız aspiratörlerin nasıl çalıştığını, kokuyu çekme işlevlerini ve bunun toplumsal, pedagojik açıdan…
Yorum BırakŞerh ne demek fıkıh? Kadim bir geleneğin izinde Bir dost meclisinde, kitapların tozlu raflarında gezinirken kulağıma takılan bir kelime vardı: şerh. Duyduğumda merak ettim, çünkü sıradan bir açıklama değil, köklü bir kültürün içinde yoğrulmuş bir kavramdı bu. Özellikle fıkıh ilmiyle bağlantılı olduğunda, insanın aklına hemen şu soru geliyor: “Şerh ne demek fıkıh?” İşte bu yazıda, tarihî kökenlerden günümüze, hatta insan hikâyeleriyle harmanlanmış örneklerle bu kavramı beraber keşfedeceğiz. Şerh kelimesinin kökeni Şerh, Arapça kökenli bir kelime. Sözlük anlamı olarak “açıklamak, genişletmek, detaylandırmak” demektir. Klasik İslami ilimlerde şerh, bir metnin daha iyi anlaşılabilmesi için yapılan açıklamalara verilen isimdir. Özellikle fıkıh kitaplarında, ana…
4 YorumHidrojen: Varoluşun En Temel Unsuru Üzerine Felsefi Bir Düşünce Hidrojen, kimyanın temel taşlarından biri olarak bir element olmanın ötesinde, insan düşüncesinin derinliklerine uzanan bir metafor olma potansiyeline sahiptir. Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne bakıldığında, hidrojen, en basit şekilde, “periyodik cetveldeki 1. sıradaki element, simgesi H” olarak tanımlanır. Ancak bu tanım, sadece maddeyi değil, aynı zamanda varoluşun ve bilginin en temel sorularını da barındıran bir kapıdır. TDK’nin sunduğu basit tanım, hidrojenin kendisinin ötesinde, onun arketipal anlamlarına doğru bir yolculuğa çıkmamızı gerektirir. Felsefi bakış açısıyla, hidrojen yalnızca bir kimyasal elementten çok daha fazlasıdır; varoluşun ve insanın doğayı anlama çabasının simgesidir. Ontolojik Bir…
8 YorumHerhangi Birini Nasıl Yazılır? Antropolojik Bir Yolculuk Bir antropolog olarak kültürlerin, dillerin ve sembollerin ardındaki insan hikâyelerini anlamaya çalışırken, “herhangi birini nasıl yazılır?” sorusu yalnızca dilbilgisel bir merak değil, aynı zamanda toplumsal bir keşfe dönüşür. Çünkü bir kelimeyi yazma biçimimiz, onun taşıdığı kültürel anlamları, toplumsal ilişkileri ve kimlikleri de içinde barındırır. Dil: Kültürün Görünmeyen Ritüeli Dil, insan topluluklarının en güçlü ritüel alanlarından biridir. Herhangi birini nasıl yazdığımız, o topluluğun dünyayı kavrayış biçimini yansıtır. Antropolojik açıdan yazı, sadece bir iletişim aracı değil; aynı zamanda topluluğun hafızasını, değerlerini ve kimliklerini saklayan bir semboldür. Örneğin, kimi toplumlarda “herhangi” kelimesi bireyselliği vurgularken, kimilerinde belirsizliğin,…
4 YorumÖğrenmenin Başlangıç Noktası: Hayret Kalmak Nedir? Bir eğitimci olarak, öğrenmenin gerçek anlamda başladığı anın “bilmek” değil, “hayret etmek” olduğuna inanırım. Çünkü insan, ancak şaşırdığı, sorguladığı ve anlamlandıramadığı bir durum karşısında öğrenmeye yönelir. “Hayret kalmak”, öğrenme sürecinin en derin, en insani ve en dönüştürücü duygusudur. Peki, bu kavram pedagojik açıdan ne anlama gelir? Ve bir öğrenci ya da öğretmen olarak bu duyguyu nasıl yeniden canlandırabiliriz? Hayret Kalmak: Bilginin Değil, Merakın Zaferi “Hayret kalmak”, bir anlamda merakın duygusal ifadesidir. Öğrenme teorileri, özellikle konstrüktivist (yapılandırmacı) yaklaşımlar, bilginin dışarıdan aktarılan bir şey değil, bireyin kendi deneyimiyle kurduğu bir yapı olduğunu vurgular. Bu yapının temeli…
6 Yorum