Ramazan Ayı Kaç Yılda Bir 29 Çeker? Zaman, İnanç ve İnsan Psikolojisi Üzerine Bir Derin Dalış Bir psikolog olarak insanın zamanı nasıl algıladığını her düşündüğümde, bu algının yalnızca kronolojik bir ölçümden ibaret olmadığını fark ediyorum. Zaman, insan zihninin anlam yüklediği, duygularla ve inançlarla örülmüş bir deneyim alanıdır. Ramazan ayı kaç yılda bir 29 çeker? sorusu ilk bakışta teknik bir astronomik hesap gibi görünse de, aslında insanın ruhsal ve bilişsel dünyasında çok daha derin yankılar uyandırır. Çünkü bu soru, yalnızca takvim yapraklarının değil, insanların inançla, sabırla ve aidiyetle kurduğu bağın psikolojik karşılığını da içinde taşır. Bilişsel Psikoloji: Zamanı Anlamlandırma Süreci İnsan…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Milli Kütüphane Hangi Günler Açık? Felsefi Bir Bakış Felsefeye dair en derin soruların birçoğu, insanın varoluşunu, bilgiyi ve gerçekliği anlamaya yönelik bir çaba ile ilgilidir. Bizler, gerçekliğin derinliklerine indikçe, bu gerçekliği anlamamız için var olan araçlara, bu araçların zaman ve mekan içindeki erişilebilirliğine de bakmamız gerekir. Milli Kütüphane’nin hangi günler açık olduğu sorusu, bir yandan gündelik bir merak uyandırabilirken, diğer yandan felsefi bir bakış açısıyla düşündüğümüzde daha derin anlamlar taşır. Bu yazıda, yalnızca bir kütüphanenin zamanlamasını incelemekle kalmayacak, aynı zamanda epistemolojik, ontolojik ve etik bir perspektiften de değerlendireceğiz. Epistemolojik Bir Bakış: Bilgiye Erişim ve Zamanın Rolü Epistemoloji, bilgi ve onun…
Yorum BırakKonyalı Lokantası Nasıl Yazılır? Bir Tarihsel Süreç ve Toplumsal Dönüşüm Analizi Tarih sadece geçmişin bir birikimi değil, aynı zamanda günümüzle de sürekli bir bağ kurar. Her kelime, her kültürel unsur, bir zamanlar var olmuş, dönemin toplumsal yapıları ve değerleriyle şekillenmiş bir iz bırakır. Bugünlerde en basit sorulardan biri, “Konyalı Lokantası nasıl yazılır?” sorusu, aslında bir zamanlar yaşamış toplumsal değişimlerin ve dönüşümlerin derin izlerini taşır. Bir tarihçi olarak, bu soruyu yalnızca doğru yazım açısından değil, aynı zamanda yazımın tarihsel kökenleri ve toplumsal bağlamıyla da ele almak istiyorum. Konyalı Lokantası, adını duyduğumuzda aklımıza sadece lezzetli yemekler değil, bir şehrin mutfak kültüründen, ticaret…
Yorum BırakGüç Kaynağı Olmazsa Ne Olur? Antropolojik Bir Yolculuk Bir antropolog olarak dünyanın farklı köşelerinde yürürken hep aynı soruyu sormuşumdur: “Bir toplumu ayakta tutan görünmez güç nedir?” Elektrik prizlerinden yayılan enerji mi, yoksa ritüellerde yankılanan inanç mı? Bugün “güç kaynağı olmazsa ne olur?” sorusunu yalnızca teknolojik bir perspektiften değil, insanlık tarihinin derinlerinden gelen kültürel ve sembolik güç kaynakları üzerinden inceleyelim. Modern Dünyanın Görünür Güç Kaynakları Günümüzde “güç kaynağı” denince akla ilk gelen şey elektriktir. Evlerimizin, şehirlerimizin ve dijital yaşamlarımızın kalbinde titreşen bu enerji, modern insanın varoluş biçimini belirler. Ancak antropolojik bakış, elektriği yalnızca teknik bir unsur olarak değil, modern toplumun sembolik…
Yorum BırakKalbin Görevi Nedir? Kısa Ama Derin Bir Hikâye Bazı hikâyeler anlatılmak için değil, hissedilmek için vardır. Bugün sana, bir kalbin aslında ne işe yaradığını anlatmak istiyorum. Ama bunu bir anatomi kitabından değil, iki insanın iç dünyasından dinleyeceksin… Bir Kış Sabahı: Deniz ve Elif Deniz, soğukkanlı, planlı ve çözüm odaklı bir adamdı. Hayatındaki her şeyi bir stratejiye döker, duygularını ise kelimelere değil, mantığa hapsederdi. Elif ise tam tersiydi. Kalbiyle düşünen, sezgileriyle yol bulan, başkalarının hislerini kendi gibi hisseden bir kadındı. Onları bir araya getiren şey, bir trafik kazasında tanışmalarıydı. Elif, kazanın ardından hastane odasında ağlayan küçük bir çocuğu teselli etmeye çalışırken,…
4 YorumGözyaşı Kanalı Tıkanıklığı Ağrı Yapar mı? Psikolojik Bir Bakış Bir psikolog olarak, insan davranışlarını gözlemlerken en çok dikkatimi çeken şeylerden biri şu olmuştur: beden bazen konuşamadığımız duyguları ifade eder. Gözyaşı, yalnızca bir biyolojik salgı değildir; aynı zamanda insan ruhunun sessiz dilidir. Peki, gözyaşı kanalı tıkanıklığı sadece fiziksel bir rahatsızlık mıdır, yoksa bastırılmış duyguların sembolik bir ifadesi olabilir mi? Bu sorunun cevabı, hem biyolojik hem de psikolojik katmanlarda gizlidir. Bilişsel Psikoloji Perspektifi: Duygunun Bilgiyle Çatışması Gözyaşı kanalı tıkanıklığı fizyolojik olarak gözyaşının boşalamaması, birikmesi ve dolayısıyla baskı hissi yaratması anlamına gelir. Bu durumu bilişsel psikoloji açısından yorumladığımızda, duyguların ifade edilememesiyle paralellik taşır.…
4 YorumGözleme Yemeğinin Yanına Ne Gider? Bir Psikoloğun Duyusal Sofrasından Bakış Bir psikolog olarak, yalnızca insan davranışlarını değil, insanın yemekle kurduğu duygusal bağı da anlamaya çalışıyorum. Çünkü yemek tercihleri yalnızca damak zevkiyle değil, bilişsel süreçlerimizle, duygularımızla ve sosyal çevremizle şekillenir. Bu yüzden bugün, sıradan bir soruya biraz farklı bir pencereden bakmak istiyorum: “Gözleme yemeğinin yanına ne gider?” Bu soru, basit bir sofra önerisinin ötesinde, aslında bir ruh hâlinin, bir kültürün ve bir kimliğin izdüşümüdür. — Bilişsel Psikoloji Açısından: Seçimlerin Zihinsel Haritası Gözleme, Türk mutfağının sade ama derin anlamlar taşıyan yemeklerinden biridir. El emeği ile yoğrulur, bekletilir, açılır ve pişirilir. Bu süreç,…
Yorum BırakGözetlemek suç mu? — Öğrenmenin, etik farkındalığın ve bireysel dönüşümün kesişiminde Bir eğitimci olarak yıllar boyunca öğrendim ki, öğrenme yalnızca bilgi edinmek değil, insanın kendini yeniden tanımlama sürecidir. Her yeni kavrayış, hem bireysel hem toplumsal bir dönüşüm yaratır. Ancak bazen bu öğrenme süreci, etik sınırlarla karşılaşır. “Gözetlemek suç mu?” sorusu tam da bu sınırda duran bir sorudur. Görmenin, bilmenin ve merakın iç içe geçtiği bir dünyada, öğrenme niyetinin ne zaman ihlale dönüştüğünü anlamak; hem pedagojik hem ahlaki bir mesele hâline gelir. Gözetleme kavramı: Öğrenme ile ihlalin ince çizgisi Gözetlemek, bir başkasını rızası olmadan gözlemleme eylemidir. Yüzeyde, bu fiil gizlilik ihlali…
Yorum BırakHangi Hayvan 9 Ayda Doğurur? Bir Hayatın Başlangıcı ve Bir Baba’nın Mücadelesi Bir gün, yazın sıcağında, küçük bir köyün kenarındaki yeşil ormanın derinliklerinde, Aylin adında genç bir kadın yürüyordu. Araba yolunun bittiği noktada, bir zamanlar özgürce koşan hayvanların izlerini takip eden bir yol vardı. O, sadece doğa ile barış içinde yaşamayı isteyen, kendi başına güçlü ve kararlı bir kadındı. Ama bu yolculuk, ona yalnızca doğal hayatı değil, bir kadının sabrının ve sevgisinin ne kadar güçlü olabileceğini de öğretecekti. Aylin, ormanın içinde derin düşüncelerle ilerlerken, karnındaki hafif titreşimle bir duraklama anı yaşadı. Yaklaşan bir şey vardı. Hayat, içindeki en derin dürtülerle…
Yorum BırakKadınlar En Çok Nereden Gıdıklanır? Edebiyatın Dönüştürücü Gücüyle Bir İnceleme Giriş: Kelimelerin Gücü ve Anlatının Etkisi Edebiyat, kelimelerin ötesinde bir dünyadır; kelimeler, ruhu gıdıklayan, duyguları saran, karakterlerin içsel dünyalarını derinleştiren araçlardır. Bir metin yalnızca okurun gözleriyle değil, aynı zamanda kalbiyle de hissedilen bir yoldur. İnsanın en derin hislerini, karmaşık duygusal ve psikolojik halleri edebiyatın güçlü anlatımlarıyla anlamlandırırız. Tıpkı bir gıdıklama gibi, edebi bir anlatı da insan ruhunu aniden yakalayabilir ve onu bir anda savunmasız bırakabilir. Peki, bir kadının “nereden gıdıklanacağı” meselesi, sadece fiziksel bir sorudan mı ibaret, yoksa daha derin, daha sembolik bir anlam taşıyor mu? Edebiyat, toplumsal cinsiyet, duygular…
Yorum Bırak